This isn't an official website of the European Union

AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Meyer-Landrut: Hala yapılacak çok iş var, birlikte çalışmaya devam edeceğiz

06.02.2024

Meslek hayatım boyunca birçok trajedi, savaş ve doğal afetle karşılaştım.

Şubat 2023’te Türkiye’de meydana gelen ve binlerce insanın yaşamını kaybetmesine sebep olan depremler, şahit olduklarım arasında en kötülerinden biriydi. Geçen bir yıl zarfında deprem bölgesindeki tüm kentleri ziyaret ettim; oradaki yetkililer ve halkla konuştum; yaşadıkları tarifsiz acıları onlarla paylaşmaya gayret ettim. Bölgeyi her ziyaretimde o trajik gecenin acıları, yeniden ortaya çıkıyor. Yaklaşık bir yıl önce hepimizi derinden sarsan depremlerde kaybedilen yaşamlar dolayısıyla duyduğum büyük üzüntüyü, Türk halkına bir defa daha ifade etmek isterim.

Felaketten bir yıl sonra, daha geçen hafta Hatay ve Kahramanmaraş’ı ziyaret ettim. Hiç kimse depremzedelerin duyduğu yoğun acıları görmezden gelemez.

Depremin bölgeyi vurduğu ilk saatlere geri dönersek… 

Şehirler ve bu şehirlerde yaşayan halk, sadece birkaç dakikalık zaman zarfında toz ve yıkıntıyla karşı karşıya kaldı. O sabah yeniden doğduğunda güneşin şahit olduğu tek şey, Türkiye halkının yaşadığı şok ve derin üzüntüydü. Böylesi bir trajedinin hemen ardından binlerce kişi, yıkıntıların altında kurtarılmayı bekleyenlere yardım etmek ve her şeyini kaybeden insanların yaralarını sarmak ve barınmalarına destek olmak amacıyla harekete geçti.

Binlerce kişi toz ve soğuk demeden, yorulmak bilmeden, gönüllü olarak çalıştı ve yüzlerce kişinin hayatını kurtardı. Bu trajedinin tam ortasında, ilk müdahaleyi yapanlar mucizelere imza attı. Böylesi yoğun bir acı hüküm sürerken, onlar umut ışığı oldu. Bu, felaket seviyesinde yaşanan kayıpların öyküsü. Bu, aynı zamanda Türkiye halkı ile Türkiye’nin, Avrupa Birliği ve üye devletler de dâhil dünyanın dört bir yanındaki dostları arasındaki kahramanca dayanışmanın da bir öyküsü. 

AB Sivil Koruma Mekanizması’nın harekete geçirilmesinin ardından ikinci deprem, ölü sayısını daha da arttırmışken, kurtarma ekipleri Avrupa’dan Türkiye’ye vardı. En kritik ilk 72 saat içinde 21 üye devletin arama ve kurtara ekipleri hayat kurtarmak üzere sahadaydı.  Avrupa’dan gelen 1,652 kurtarma personeli ve 111 arama köpeği, yerli kahramanlara yardım etti ve on günden uzun bir süre boyunca yıkıntılar arasında aramalar yaptı. Bununla birlikte, ülkelerin bireysel destekleri de oldu. AB ve üye devletler, sıhhiye ekipleri, barınma ekipmanı ve tıbbi malzeme de gönderdi. Bir grup da sahra hastanesi kurdu. Dünyanın dört bir köşesinden gelen arama-kurtarma ve sağlık ekipleri Gaziantep havalimanında bir araya geldi. Kendilerine sonsuz bir minnettarlık duyuyoruz.

Acil yardımımızın devreye sokulduğu ilk saat ve günlerin hemen akabinde Türk halkına ‘dayanışma ruhumuz, depremlerin hemen ardından ne kadar güçlü idiyse aynı güçlülüğüyle devam edecektir,’ diye söz verdik. Bu hislerle Avrupa Komisyonu 20 Mart’ta Brüksel’de uluslararası bir Bağışçılar Konferansı düzenledi.

Yitirilen yaşamları ve ilk müdahale ekiplerinin kahramanlıklarını onurlandıracağımıza; her şeyden önemlisi, depremden sonra yaşama tutunmaya çalışanlara daha iyi bir gelecek inşa etmek için hep birlikte katkı sunmaya söz verdik. Ve bu sözümüzü tutuyoruz.

Yapılması gerek iş çok büyük ve çok da karmaşık. Geride bıraktığımız yıl boyunca birçok şey yapılmış olsa da toparlanmaya ve yeniden inşaya uzanan, çeşitli zorluklarla dolu bu yol uzun ve zorlu bir yol.

Bölgeye ve bölge halkına en etkin biçimde yardımcı olabilmek adına, o soğuk Şubat gecesi her şeyini yitirenlere bir yuva temin etmekten yıkılan bölgenin ekonomisini yeniden canlandırmaya kadar birçok konuda, Türk makamlarıyla ve diğer özel sektör-kamu sektörü bağışçısıyla yakın bir mesai yapıyor ve yılmadan çalışıyoruz.

Yardımlarımızı Türkiye ile yakın istişare içinde programlayarak, özellikle belediye altyapıları, sosyo-ekonomik destek, sağlık ve eğitim alanlarında depremle ilgili zorlukların aşılması için önceliklerin belirlenmesini ve tekliflerin tasarlanmasını amaçladık.

Komisyon, sağlık ve savunmasız durumdaki kişilerin (özellikle kadın ve çocukların) korunması, eğitim, sosyo-ekonomik destek, mirasın korunması ve belediye altyapısının rehabilitasyonu alanlarındaki faaliyetler için farklı bütçe kalemlerinden 420 milyon Avroya yakın bir tutarı harekete geçirdi.

Mali yardımlarımızı ayrıca bu bölge için hayati önem taşıyan tarım sektörünün toparlanmasına yönelik desteğe de yönlendiriyoruz.  

Bu destek şu anda uygulanmaktadır.

Avrupa Dayanışma Fonu kapsamında 400 milyon Avro sağlık, eğitim, su ve atık su alanlarındaki kritik altyapının yeniden inşası için kullanılacaktır. Türk makamları ayrıca Fon'dan sağlanan yardımı, halkın ihtiyaçlarını karşılamak için geçici barınma sağlanması ve özellikle Antakya'da kültürel mirasın korunması amacıyla kullanmayı planlamaktadır.

Avrupa Yatırım Bankası (AYB) içme suyu, kanalizasyon ve yağmur suyu şebekelerinin yanı sıra atık su arıtma tesislerinin rehabilitasyonu, inşası ve genişletilmesinde belediyelere destek olmak üzere 400 milyon Avroluk bir krediyi harekete geçirmiştir.

Belediye ve özellikle su altyapılarına büyük önem veriyoruz, zira bu alan temel bir ihtiyacı karşılayarak halkın sorunlarının hafifletilmesinde önceliklendirilmesi gereken bir konu, hem de depremin çok öncesinde AB'nin bölgede benzer birçok projeyi hayata geçirdiği bir alan olarak da önem taşıyor.

Örneğin, Hatay'da AB yeni bir su iletim ana hattını finanse etti. Kırıkhan'da İçme Suyu Şebekelerinin inşasına katkıda bulunduk. Kahramanmaraş Elbistan'da AB, bir yıl önce tamamlanan bir Atık Su Arıtma Tesisini finanse etti.

Şimdi yerel ortaklarımızla birlikte bu kritik altyapıların rehabilitasyonu için yapılması gerekenleri değerlendiriyoruz.

Önümüzde hala yapılacak çok iş var. Önümüzdeki aylarda ve yıllarda da birlikte çalışmaya devam edeceğiz.

Mali yardımlarımızın, tam bir şeffaflık ve hesap verebilirlik içinde, sahada en güçlü etkiyi yaratmasını sağlayacağız. Türkiye halkı yalnız değil. Onları derinden önemsiyoruz ve yardım etmek için buradayız.

Alıntı Ekonomim.com