This isn't an official website of the European Union

İzmir’in Yahudi Mahallesi ve mirası korunuyor

 

8 bin 500 yıllık tarihiyle İzmir’in dinler arası hoşgörü ve kültürler arası alışveriş açısından sunabileceği pek çok şey var. Yahudi kültürü de İzmir'in çok kültürlü yapısını yüzyıllardır destekleyen temel direklerden biri. Öyle ki tarihi kent merkezinin kalbi Kemeraltı’ndaki Juderia (Yahudi Mahallesi) ayakta kalabilmiş 9 sinagog, 1 hahamhane ve beş kortejoya (Yahudi ailelerin birlikte yaşadığı aynı avluya bakan bir grup ev) ev sahipliği yapıyor.

“Sinagog sayısı ve bunların birbirine yakınlığı açısından dünyada çok ender görülen bir yer burası. Ama maalesef depremler, yangınlar ve yağmurlar nedeniyle yapıların pek çoğu hasar görmüştü” diyor İzmir Yahudi Toplumu’ndan Ceki Hazan.

Avrupa Birliği (AB) destekli “İzmir Yahudi Kültür Mirası Projesi” işte bu kültürel mirası korumaya katkı sunmayı amaçlıyor. Proje ortağı Kentimiz İzmir Derneği‘nin Genel Sekreteri Sedef Özer, İzmir gibi çok eskilere tarihlenen bir şehirde kültürel mirasa sahip çıkmanın önemini vurgulayarak, “Kültürel mirasımız geçmişten geleceğe taşımaya çalıştığımız değerlerimizdir” diyor.

Yahudi Mahallesi’ndeki sinagogların doğal bir kültür mirası alan oluşturduğuna dikkat çeken Proje Koordinatörü Nesim Bencoya ise “Buraya eski zamanların atmosferini ve yaşanmışlıklarını tekrar kazandırmak için çalışmalar yapıyoruz” diye konuşuyor.

a

Signora Synagogue

Proje kapsamında Sinyora Sinagogu’nda basit onarım çalışmaları yürütülüyor. Her ikisi de 1600’lü yıllarda kurulan Hevra ve Foresteros sinagoglarının ise restorasyon projeleri hazırlanıyor. Bu iki sinagog aynı avluya bakan dört yapılı bir kompleksin parçaları olma özelliğiyle dünyada tek. Yahudi Mahallesi de içine alan İzmir Tarihi Kent Merkezi ise geçici UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesinde yer alıyor.

İzmir Musevi Cemaati Vakfı’nın Kentimiz İzmir Derneği ile yürüttüğü proje sadece somut kültürel mirasa değil, Yahudi toplumu için büyük önem taşıyan somut olmayan kültürel mirasa da odaklanıyor. Proje kapsamında Sefarad mutfağı, kültürü ve müziği, İzmir’deki Yahudi gazeteciliği ve geleneksel sinagog tekstilleri üzerine kitaplar hazırlanıyor.

AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut ise projeden duyduğu memnuniyeti dile getiriyor: “İzmir Türkiye’de İstanbul’dan sonra en büyük Yahudi toplumunun bulunduğu şehir. Yahudi toplumu bir taraftan İzmir’in çok kültürlü yapısı içinde yerini alırken, diğer taraftan da o kültürü etkilemiş ve İzmir kültürünün zenginliğine ve çeşitliliğine katkıda bulunarak onun vazgeçilmez bir parçası haline gelmiş. Bu proje benzersiz kimliklerin inşasında, çok kültürlülüğün ve kültürün korunmasının önemini bir kez daha gösteriyor.”

İzmir’deki Yahudi toplumunun uyanışı

Yahudi toplumunun giderek yaşlandığı ve Yahudi nüfusunun azaldığı İzmir’de yine İzmir Musevi Cemaati’nin, Kentimiz İzmir Derneği ortaklığında yürüttüğü bir diğer Avrupa Birliği destekli proje de “Despertar İzmir”di. “Despertar” Ladino dilinde "uyanış" anlamına geliyor.

Proje İzmir Yahudi kültürünü yerel, ulusal ve uluslararası alanda daha görünür hale getirmeyi ve alnı zamanda gençler ve kadınların etkisini arttırmayı amaçlıyordu. Aynı zamanda proje koordinatörü olan Ceki Hazan, “Geleneksel olarak bu tip toplumlarda kadınlar bir adım geride kalıyorlar. Kadınlar neden ön plana çıkmalı? Çünkü kadınlar aslında bu mirası ve geleneği taşıyan kişiler. İzmir’de 1200 civarında Yahudi nüfusu var . Biz bu nüfus içerisinde kadın ve gençlerin yönetime daha aktif katılımını hedefliyorduk ve bunu başardık. Şu anki faaliyetlere baktığımızda karar alıcıların daha çok kadınlar olduğunu gözlemliyoruz.”

asd

Belin Benezra Yensarfati

Projenin Kadın Çalışmaları Koordinatörü Belin Benezra Yensarfati ise proje ile daha geniş bir kitleye ulaştıklarını belirterek şöyle konuşuyor: “Biraz daha kadına açık bir toplum olmayı diliyorum. Yönetimde olmak kadınların hakkı. Sadece sosyal faaliyetleri yapan, yemek organizasyonlarında konumlandırılan kadınlar değil, yönetimde karar alan, liderlik eden, hesap kitap tutan ve yeri geldiğinde sahneye çıkıp takdir gören kadınların varlığını diliyorum İzmir için” ifadelerini kullanıyor.

Gençleri de destekleyen Despertar İzmir projesiyle İzmir’deki Yahudi toplumu, dijital dünyaya açıldı. Despertarİzmir internet sitesi hem Yahudi toplumunun kendi içindeki, hem de diğer toplumlarla asındaki iletişim platformu ihtiyacına eğildi. Ceki Hazan’a göre “projenin en somut çıktısı bu web sitesi”. Web sitesi kullanıcılara geniş bir içerik sunuyor ve Türkçe ve İngilizce olmak üzere iki dil seçeneği bulunuyor.

İzmir’in çok kültürlü yapısı 

Projenin diğer koordinatörü Barış Özcan kültürlerarası boyuta da işaret ediyor: “Bir taraftan kendi cemaatimiz içerisinde demokratikleşmeyi, kadınların ve gençlerin ön plana çıkmasını sağlamaya çalışırken bir taraftan da İzmir’in çok kültürlü yapısına değinmeye çalıştık” diyor. Sefarad mutfağının İzmir’in köklü mutfaklarından, Sefarad müziğinin ise İzmir kültür sanat yaşamının önemli temsilcilerinden olduğunu hatırlatarak “İzmir’deki Rumların, Afrotürklerin, Suriyelilerin, Levantenlerin kültürel dernekleriyle yemek ve müziğe odaklanan bir kültürlerarası festival yaptık. Çok keyifli ve verimli geçti” diye de ekliyor.

Proje kapsamında kültürel mirası vurgulamak için düzenlenen gezilerin ve etkinliklerin yanı sıra somut olmayan kültürel mirası da vurgulamak amacıyla Sarit Bonfil yönetmenliğinde “İzmir Sefarad Kadınları El Ele” belgeseli de çekildi. Sözlü tarih çalışması yönteminin kullanıldığı belgeselde İzmir Yahudi kadınlarının toplumdaki gönüllü çalışmalarını anlatıyor.

İzmir’deki Yahudi varlığı Helenistik ve Roma dönemlerine kadar uzanıyor. Yahudi kültürünün İzmir kültüründeki izleri, yaklaşık 550 yıl önce İspanya ve Portekiz’den Osmanlı topraklarına gelen Yahudilerin İstanbul, Edirne, Selanik ve İzmir’e yerleşmesiyle güçleniyor.

Bunun gibi girişimler bu varlığı kesinlikle geleceğe taşıyacak.

AB-Türkiye işbirliğine ilişkin hikayeler