AB Şanlıurfa’nın Suruç narını tanıdı
Bu iri ve orta boylardaki meyve, ince ve elastik kabuğu, sarımsı kabuk rengi ve tatlı-ekşi aromasıyla Türkiye'de yetişen diğer narlardan ayrılıyor. Tadından dolayı ise genellikle sofralık nar olarak tüketiliyor.
AB tanınırlığı Suruç narının isminin korunmasına, ürünü ve ürünün coğrafi köken ve geleneksel bilgi birikimiyle bağlantılı benzersiz özelliklerini tanıtmaya yardımcı olacak.
AB Türkiye Delegasyonu Başkanı, Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut’a göre; “Türkiye'nin köklü bir mutfak geleneği ve tarihi var. Coğrafi işaretler bölgesel ürünlere değer katar ve onları sahtecilik ve sahtekarlıktan korur. PDO logosu sayesinde tüketiciler gerçek Suruç narı aldıklarını bilirler. Bu tescil, bu mükemmel narın çalışkan üreticilerini Türkiye'de ve AB'de daha geniş bir tanınırlığa kavuşturacaktır.”
Suruç narının bölgeye Babil bahçelerinden getirildiğine inanılıyor. Bu narın gen kaynağı Şanlıurfa'nın Suruç ilçesi olduğundan bölgede yüzyıllardır üretimi sürdürülüyor. Pomolojik ve organoleptik özellikleri, yüksek sıcaklık, yüksek güneşli gün sayısı, nispeten düşük bağıl nem gibi yerel iklim ve toprağın su içeriği ile şekilleniyor.
Suruç narının kendine has özelliklerini kazanması için su, olmazsa olmazların başında geliyor.
Uzun ve sıcak yaz mevsiminde meyvenin gelişimi sırasında Suruç narının su ihtiyacını toprak yüzeyinin altındaki su tabakaları (aküfer) karşılıyor. Uzun güneşli günler, sürekli su temini ve nispeten düşük bağıl nem, Suruç narına eşsiz tat, renk ve cilt dokusunu veriyor. Yerli çiftçilerin sulama zamanına karar verme ve hasattan önce ağaçları yıkama konusundaki geleneksel deneyimi bu özelliklere katkıda bulunuyor.
Nar üreticisi Sabri Kaplan, “Suruç'tan 40 kilometre uzakta yetiştiğinde bile narın tadı değişiyor. Tadını ona bu toprak veriyor,” diyor.
Suruç Belediyesi’ne göre Suruç narı, Urfa’da coğrafi işaret alan ilk ürün oldu.
“Çok kıymetli bir meyve, ama değeri bilinmiyor. AB coğrafi işaretiyle narın gerçek değerini kazanmasını ve ihracat yolunun açılmasını umuyoruz” diyor Suruç Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Mahide Göktepe.
Suruçlu üreticiler de gelişmeden memnun. Ziraat mühendisi ve nar üreticisi Mehmet Tekçe şöyle diyor: “Narın AB tarafından tescillenmesi bizim için iyi bir gelişme. Bundan böyle narı hem dünyaya tanıtacağız hem de nar ağaçlarımızı birlikte koruyacağız. Çünkü yer altı sularının çekilmesiyle nar ağaçlarımız yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Bazı ağaçlar kurudu, bir çoğu da susuz kalınca meyve vermediği için üreticiler tarafından sökülerek yerine başka ürünler ekildi. 100 bin nar ağacından şimdi sadece 15 bin ağaç kaldı. 1990’lı yıllarda Suruç’un 20 köyü narcılıkla geçinirken şimdi sadece 2 köy geçimini nardan sağlayabiliyor.”
Çiftçiler Suruç narını geleneksel yöntemlerle yetiştiriyor: Ağaçların yarısı çiçek açtığında sulamaya başlanıyor. Meyve gelişimi için kritik sulama ayları temmuz ve Ağustos. Sulama zamanına ağaçların rengine bakılarak karar veriliyor. Susuzluk ağaçların kararmasına ve meyve kabuğunun çatlamasına neden oluyor. Son sulama, hasattan sadece bir veya iki hafta önce ağaçların yıkanarak böceklerden ve örümcek ağlarından arındırılmasıyla yapılıyor.
AB’nin PDO ve PGI (korumalı coğrafi işaret) statülerini Türkiye’den alan gıda maddeleri şöyle: Antep baklavası / Gaziantep baklavası, Aydın kestanesi, Aydın İnciri, Bayramiç Beyazı, Malatya kayısısı, Milas zeytinyağı, Taşköprü sarımsağı, Giresun tombul fındığı, Antakya künefesi, Suruç narı, Çağlayancerit cevizi ve Gemlik zeytini.